Sapienza Üniversitesi Mezunu Gözüden Roma

Merhaba ben İrem İtegin. 2021 yılında, Lisans eğitimimi İstanbul Medipol Üniversitesinde Siyaset Bilimi ve Uluslararası ilişkiler bölümünde tamamladım. Bölümümüm diğer sosyal bilim dallarıyla hep iç içe olduğu için ve diğer entegre olduğumuz Hukuk ve Ekonomi alanlarında da derinleşmek adına yüksek lisans yapma kararı verdim. Bunun üzerine araştırmalarım sonucunda İtalya’nın hem köklü eğitim veren üniversitelerini ve burs imkanlarını gördükten sonra İtalya’da yüksek lisans için araştırmalarıma başladım ve en son kararımı Roma Sapienza Üniversitesi “Avrupa Çalışmaları” bölümünün altında Avrupa hukuku ve Ekonomisi üzerine yüksek lisansımı yapmaya karar kıldım ve 2024 yılının Ocak ayında bu bölümden mezun oldum.

Şimdi size biraz hem Roma’dan hem de Sapienza Üniversitesinden bahsetmek istiyorum. Öncelikle, Roma Sapienza Üniversitesi Roma’nın tam kalbinde yer alıyor. Hem İtalya’nın hem de Avrupa’nın en köklü ve saygın okullarından biri. 1303 yılında kurulan bu üniversite, her yıl dünyanın dört bir yanından binlerce öğrenciyi ağırlıyor. Mühendislikten tıbba, sanattan sosyal bilimlere kadar geniş bir yelpazede eğitim sunan Sapienza, Roma’nın tarihi atmosferinde okuma fırsatı da sunuyor. Geniş kampüsünde hem modern araştırma olanakları hem de zengin bir öğrenci hayatı bulabileceğiniz Sapienza, uluslararası öğrencilere de sıcak bir karşılama yapıyor. Hem akademik hem de sosyal açıdan dopdolu bir deneyim yaşamak isteyenler için harika bir seçenek!

Ayrıca şimdiden Sapienza Üniversitesini seçecek tüm dostlara uyarımdır Türkiye’den farklı olarak sınavlar genelde yazılı değil sözlü oluyor ilk geldiğiniz ve duyduğunuz zaman lütfen çekinmeyin veya korkmayın profesörler gerçekten bu konuda oldukça destekçi oluyorlar.

Gelelim Roma’da öğrenci olmaya… Roma’da öğrenci olmak, tarihin içinde yaşamak gibi. Okuldan sonra soluğu Colosseum’un, Pantheon’un ya da muhteşem Trevi Çeşmesi’nin hemen yanında alabiliyorsun; ders aralarında Roma’nın dar sokaklarında dolaşmak, küçük kafelerinde cappuccino içmek sıradan bir gün oluyor. ( cappuccinoları oldukça lezettli !!!) Akşama doğru yapılan aperitovalar ve içilen aperol sprtizin tadını keşke buradan anlatabilsem… Akşam olduğunda ise, şehrin dört bir yanındaki küçük trattorialarda İtalyan mutfağını keşfetmek ya da Trastevere’de bir araya gelip sohbet etmek günlük bir keyif halini alıyor. Hem derslerin yoğunluğu hem de şehrin sunduğu sayısız güzellik bir arada olunca, Roma’da geçen her gün biraz daha unutulmaz bir anıya dönüşüyor.

Roma’da öğrenci olmanın büyüleyici yanları olduğu kadar bazı zorlukları da var. Öncelikle, Roma oldukça turistik bir şehir olduğu için yaşam maliyetleri yüksek olabiliyor; özellikle konaklama bulmak bir öğrenci için büyük bir mesele. Uygun fiyatlı öğrenci yurtları sınırlı sayıda ve merkezi lokasyonlarda kiralar epey pahalı. Ayrıca, şehirde toplu taşıma zaman zaman karmaşık ve kalabalık, otobüsler ve metrolar sık sık gecikme yaşayabiliyor. İtalyanca bilmeyen öğrenciler için dil de başlarda bir engel; birçok Romalı İngilizce konuşabiliyor olsa da günlük hayatta İtalyanca konuşma zorunluluğu hissediliyor. Bürokrasiyle ilgili işlemler ve evrak işleri yavaş ilerleyebiliyor, dolayısıyla resmi işlemleri halletmek zaman alabiliyor.

Roma’da öğrenci olmanın bu zorluklarına rağmen, şehrin sunduğu kültürel zenginlikler ve sosyal ortamlar bu sıkıntıları genellikle gölgede bırakıyor. Birazda yemek konuşalım  Şiddetle önereceğim iki restorandan bahsetmek istiyorum. İlk olarak Felice a Testaccio, Testaccio bölgesinde yer alan bu klasik trattoria, Roma mutfağının en lezzetli örneklerini sunuyor. Özellikle cacio e pepe burada adeta bir ritüelle hazırlanıyor ve Roma’nın en iyilerinden biri olarak gösteriliyor. İkinci olarak ise, Mimi e Coco, Roma’nın en popüler ve samimi restoranlarından biri olarak biliniyor. Navona Meydanı’na çok yakın bir konumda yer alan bu küçük ve rahat trattoria, özellikle makarna çeşitleri, pizza ve İtalyan şarapları ile öne çıkıyor. Burada, özellikle carbonara, amatriciana ve lazanyasını mutlaka deneyin .

Son olarak, Roma’ya yakın olarak İtalyan köylerini ziyaret etmeyi unutmayın. Roma’nın hemen dışında yer alan Frascati ve Nemi, doğal güzellikleri ve tarihi dokusuyla dikkat çeken büyüleyici kasabalardır. Frascati, ünlü beyaz şarabıyla tanınan, güzel üzüm bağları ve Rönesans dönemine ait Villa Aldobrandini gibi yerlerle dolu bir yerdir. Kasaba, Roma’ya yakınlığı sayesinde yerel halkın hafta sonu kaçış noktasıdır. Nemi ise, çilekleriyle ünlü olan Nemi Gölü’nün etrafında yer alır; göl, eski bir volkanik kraterin suyla dolmasıyla oluşmuştur ve büyüleyici manzaralar sunar. Ayrıca, antik Diana Tapınağı gibi kalıntılarıyla tarih meraklılarının ilgisini çeker. Her iki kasaba da, Roma’dan günübirlik geziler için mükemmel birer destinasyon olup, İtalya’nın kırsal kesiminin büyüsünü keşfetmek isteyenler için eşsiz bir deneyim sunar.

Ayrıca herkes için Roma’da ayın ilk pazarı bütün müzeler ücretsiz. Roma’ya bağlı olan köylerde bulunan müze ve vb tüm sanat alanlarına ücretsiz girebilirsiniz. Buna ek olarak Vatikan müzesini de ücretsiz gezmek isterseniz her ayın son pazarı ücretsiz gezebilirsiniz.