4 Ülkede Eğitim ve Hayat: Erasmus Mundus

Zorluklarla Dolu Ama Değerli Bir Yolculuk: Nur Çelik'in Erasmus Mundus Hikayesi

İPUÇLARIÜNIVERSITELERTUNER

Nur Çelik

10/8/20247 min read

Merhaba, ben Nur Çelik. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünden Şubat 2024’te mezun oldum. Erasmus Mundus bursu ile Sustainable Drug Discovery (S-DISCO) programında yüksek lisansımı yapıyorum.

Başvuru sürecime English Tunes ile 2022’nin bahar döneminde başlamıştık, vaktimiz daralmadan rahatça çalışmak istemiştim. Evrak toplama ve bölüm/ülke seçimlerimiz birkaç ay sürdü. Bu süreçte çok sık toplantılarımızı gerçekleştirip birlikte plan yapıyorduk. Hatta bizzat Tuncay Bey CV’m üzerinde düzenleme yapmıştı. Benim English Tunes ile çalışmak istememin sebebi aynı anda işimde çalışıp okuluma devam ederken, başvurularımın da kusursuz olmasını istememdi. Daha da iyisi hiç duymadığım burslar hakkında, Erasmus Mundus da buna dahil, detaylı bilgi sahibi oldum. Seray Hanım ve Tuncay Bey her soruma özenle cevap verdiler ve beni en iyi şekilde başvurularıma hazırladılar. Motivasyon mektubumu yazma sürecimde Gizem Hanım’ın desteği ve düzenlemelerinden çok memnun kaldım. Erasmus Mundus başvurularım için özellikle çok heyecanlıydım. Çünkü master yaparken bir yandan 4 farklı ülkede yaşayabilecek olma düşüncesi ve ekonomik olarak kaygılanmama gerek olmaması fikri benim tam istediğim şeydi. S-DISCO başvuru sürecim 3 aşamalıydı, ilk aşamada tüm belgelerimi sağladım; motivasyon mektubum, CV’m, IELTS sonucum, pasaportum, transkriptim… Sonrasında online bir sınava tabi tutuldum. Üniversitede undergraduate seviyesinde gördüğüm derslerden ve master’da kullanacağım bilgilerden oluşuyordu. Son aşama olarak da yine online bir mülakata girdim. Burada programın bana seçenek olarak sunduğu 3 makaleden birini seçip kendi sunumumu hazırladım. Kurallara uygun olarak sunumumu S-DISCO consortium’una karşı gerçekleştirdim ve sorularını yanıtladım. Yaklaşık 1 hafta sonra ise burslu bir şekilde programa kabul aldığımın haberini verdiler. Annemden sonra ilk aradığım kişi Seray Hanım oldu.

İlk sevincimizden sonra hemen bir toplantı yapıp diğer planlanan başvurularımı durdurma kararı aldık. Sonrasında ise herkes derin bir nefes aldı ve program bize gerekli tüm bilgileri iletirken ben de yolculuğuma hazırlanmaya başladım. Okulum zaten vize başvurusunda ihtiyaç duyabileceğim tüm belgeleri sağladı ve 1 yıllık vize aldım, kesinlikle çok rahat bir süreçti.

S-DISCO programının ilk durağı olan Ghent University’de ilk dönemimi bitirmek üzereyim ve finallerime hazırlanıyorum. İlk dönemimin bir özetini geçmem gerekirse, hayatımda hiç bu kadar zorlandığım bir okul dönemi hatırlamıyorum 😊

Bütün kaosa uzaktan bakınca şunları görebiliyorum: aynı anda hem mutlu hem yalnız hem üzgün hem bu kadar heyecanlı hissetmek mümkünmüş. Bir dönem boyunca farklı derslerden sayısız sunum yaptım, farklı lablara girip raporlar yazdım, kendi hocalarımız hariç farklı üniversitelerden konukların derslerini dinledim, farklı ülkelerden yeni arkadaşlar edindim ve çok sorun da yaşadım; banka hesabımda, sigortamda, oturma iznimde, yurt bulmakta, 2 farklı programlama dili öğrenmekte 😊 Fakat hepsine değerdi.

Okulum ve özellikle programımın koordinatörü her sorunumda çok yardımcı oldu ve hepsini birlikte çözdük. Mesela bana banka hesabı açamadıklarında okulum ziraat hesabıma bursumu yatırmayı kabul etti. Sonunda banka hesabımı hallettik tabii ki. Ghent’te yurt bulamadığımda bana Bruges’da yurt buldular. Her gün okula gitmek için yaklaşık 1 saat yolda olsam da iki şehri birden keşfetme fırsatı bulduğum için pozitif bir bakış açısıyla yaklaşmaya çalışıyorum. Yeni bir ülkeye alışmaya çalışırken bir yandan okulda olmak gerçekten çok zorluydu. Çünkü okulun da iş yükü kesinlikle Türkiye’de veya başka bir ülkedeki herhangi bir master programından çok fazla bence. Birçok arkadaşımla bunu konuştum ve onlar da bana katıldı. Devamlı verilen ödevler, raporlar ve sunumlar, bunların çoğunun grup çalışması olması özellikle zorluydu. Ama bir şekilde yetiştirdim ve kesinlikle bana çok büyük bir bakış açısı ve bilgi birikimi kazandırdığını söyleyebilirim. Tüm bu kaosun içinde Belçika’yı da iyi bir şekilde keşfedebildiğimi düşünüyorum. Başka ülkelere kaçıp gezmiş olmasam da Belçika’nın neredeyse görülmesi gereken her yerini bir uçtan diğer uca gördüm. Kesinlikle gezmeyi çok seviyorum ve Belçika’nın doğası da bana çok güzel bir kaçamak sundu. Ostend’de deniz kıyısında gezip Blankenberge’de akvaryum gezdim, hayatımda ilk kez penguen, su samuru ve fok balığı gördüm.

Antwerp’te ve Ghent’te muhteşem katedraller gezdim. Ghent ve Bruges Christmas marketlerini kıyasladım ve Ghent’tekini daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. Brüksel’i pek sevemediğimi itiraf ediyorum. Favori şehrim kesinlikle Antwerp, heykellerinden binalarına, resim sergilerinden sokak sanatına kadar her şeyine bayıldım. Ayrıca buraya gelmeden önce aklıma hiç gelmemiş olan bir pozitif yön var, o da çok sevdiğim international şarkıcıların Avrupa’da turneye çıkıyor olması 😊 Çok sevdiğim bir şarkıcının Brüksel’de konserine gittim ve harika bir deneyimdi. Polonya’dayken de gitmek için şimdiden bilet bakıyorum. Onun dışında hava çok soğuk ve en son ne zaman güneş gördüğümü hatırlamıyorum ama Belçikalılar kış depresyonunu kesinlikle Noel süslemeleriyle yeniyorlar bence. Çünkü her yer o kadar ışıklı ve süslü ki, görünce mutlu oluyorsunuz.

Şu ana kadar bir arkadaşım beni ziyarete geldi, yakında da ailem gelecek. Onlar için de Belçika’yı tekrar gezeceğim ve onlar da ben burada olduğum için bir tatil yapmış olacaklar. Hatta en yakın arkadaşım ve annem gittiğim tüm ülkelerde beni ziyaret etmek istiyorlar. Bu dönem sonunda Gdansk’a yola çıkacağım. Polonya daha ucuz bir ülke olduğu için çok daha rahat etmeyi umuyorum ve çok heyecanlıyım.

Burs konusunda ise, ben buraya gelmeden önce henüz yatırmamışlardı, o yüzden yaklaşık 600 euro nakitle geldim. İlk birkaç hafta çok rahat idare ettim, bursu aldığım günden beri de parasal olarak hiçbir sıkıntı yaşamadım. Aylık 1400 euro burs ve yurt için ödediğim 500 euroyu çıkarırsak, net elime geçen miktar 900 euro oluyor. Tabii ben ilk aylarda Ziraat’ten ödeme almak zorunda kaldığım için biraz kur farkından para kaybettim, ona rağmen bir kez bile ailemden para istemek zorunda kalmadım. Kaldığım yurtta odam tek kişilik, herkesin kendi banyosu var. Sadece her katta mutfak ortak. Ben çok rahat kendi yemeğimi pişirebiliyorum ve buzdolabında yer de bulabiliyorum. Ulaşım içinse sezonluk öğrenci bileti kullanıyorum, Bruges-Ghent arası 3 aylık tren biletim yaklaşık 90 euro. Tüm Belçika’da geçerli otobüs/tramvay hattı için de 3 aylık sezonluk biletle yaklaşık 90 euro ödüyorum. Belçika’nın genel olarak pahalı olduğunu düşünsem de, mesela 5 GB internet için 15 euro ödemek bence çok fazla, para açısından bir sıkıntım olmadı. Programda Belçika-Hollanda-Fransa gibi ülkeler arasına Polonya’yı dahil ettikleri için mutluyum😊

Her şeye rağmen, özellikle market alışverişlerim beni çok mutlu ediyor. Hem seçeneklerim Türkiye’dekinden çok daha fazla hem de fiyatlar TL’ye çevirince bile daha ucuz. Türkiye’de sadece aile evimde kırmızı et yiyebiliyorken burada haftada 3 kez istesem yiyebiliyorum. Aslında Türkiye fiyatlarıyla kıyaslamaya girsem işin içinden çıkamam. Ama Türkiye’de kendi mesleğimi yaparken bile, şu an sadece okumak için aldığım ücretin yarısını bile alamıyordum. Özetle, ekonomik açıdan çok rahatım ve tabii ki bütçemi düşünüyorum, ama bu hayatımda sürekli bir stres konusu değil artık.

Erasmus Mundus hareketliliği konusunda ise, master’ımın ikinci dönemini Medical University of Gdansk’ta okuyacağım. Hem alacağım dersler için hem de Gdansk kadar güzel bir şehirde olacağım için çok heyecanlıyım. Arkadaşlarım da benim gibi taşınmak zorunda olduğu için birlikte eşyalarımızı halledebileceğimize güveniyorum. İkinci dönemin benim için daha kolay geçeceğine eminim. Oturma iznim ve banka hesabım hallolduğu için Polonya’da registration açısından pek bir işim olmayacak. Sadece derslerime ve gezmeye odaklanmış olacağım. Ayrıca Mayıs’ta programımızın tanıtımı için S-DISCO Days’i düzenlememiz gerekiyor, onun da çok güzel olacağına eminim. Kendi akademik kariyerimiz veya iş hayatımız için network kazanabileceğimiz bir konferans olacak. S

eneye ise güz dönemi için University of Groningen veya University of Lille arasında bir seçim yapmamız lazım. Burada hem alacağımız dersler farklı olacak, yani artık yönelmek istediğimiz alana karar vermemiz lazım, hem de ülkelerin farklılığı da seçimimizde bir etken olacak. Ben henüz karar veremedim, ülke olarak Hollanda’yı tercih etsem de Lille’deki dersler daha çok ilgimi çekiyor. Son dönemimiz ise master tezimizle ilgili olacak tamamen. Burada dünya çapında istediğimiz bir laboratuvarla anlaşma yapabiliriz. Öğrendiğim kadarıyla, 5 tercih yapacağız. O ana kadar okuduğumuz üniversitelere de dönebiliriz veya akademik/endüstri fark etmeksizin başka laboratuvarlarla da anlaşabiliriz. Tezimizi bir dönemde nasıl yazacağız henüz onu çözememiş olsam da dünyada istediğim yere gidebilecek olmak çok heyecanlı ve aynı zamanda çok fazla araştırma isteyen bir süreç olacak.

Geçenlerde öğrendiğim bir bilgiye göre, Avrupa komisyonu programıma olan desteğini keseceğini duyurmuş. Sanırım bu yıl kabul alanlar son S-DISCO öğrencileri olacaklar. O yüzden, şu an bulunduğum yer gözümde çok daha değerli ve iyi ki bu fırsatı değerlendirip buraya gelmişim diyorum.